Bizimle bağlantı kurun

Gündem

Rüzgâr türbinlerindeki dişli kutusu bakım onarımları

Yayın tarihi:

on

Rüzgâr türbinlerindeki dişli kutusu bakım onarımları

Bir rüzgâr türbini; dişli kutusu, jeneratör, kule ve kanatlardan oluşur. Aktarma sisteminin içindeki en önemli bileşen ise dişli kutusudur. Dönme hızının jeneratör hız gereksinimlerine göre ayarlanabilmesi için güç iletim hattında güç aktarma sisteminin bulunması gerekir. İdeal bir dişli sistemi, rüzgâr türbininin işletme ömrü boyunca, sert iklim ve aşırı yüklenme koşulları altında bile düzgün ve sessiz bir şekilde çalışmalıdır. ABD’de 1983-89 döneminde kurulan bazı rüzgâr türbinlerinin periyodik bakım onarım işlemlerinin yapılması sayesinde hala orijinal dişli kutularıyla çalışmaya devam ettiğini biliyoruz.

logo_478x160

Rüzgâr türbinleri ekonomik ömürleri süresince değişken rüzgâr hızlarına ve yüklerine maruz kalabilmektedir. Bu durum özellikle türbülanslı sahalarda bulunan rüzgâr türbinlerinde daha fazla görülmektedir. Bu da rüzgâr türbinlerini ve dolayısıyla dişli kutuları üzerindeki stresleri arttırmaktadır. Rüzgâr türbinlerinin ömrü, türbin kalitesine, yerel iklim ve saha şartlarına göre değişmekle beraber ortalama olarak 20-25 yıldır. Türbülans yoğunluğu ve bunun sonucu ortaya çıkan mekanik yorulmalar, türbinlerin ömrünü ve dolayısıyla hareketli parçalarını birinci dereceden etkileyen faktördür. Rüzgâr türbinlerindeki dişli kutularının garanti kapsamı genellikle iki yıldır. Ülkemizde işletmede bulunan çoğu rüzgâr santrali projesinin garanti süresi henüz bitmediği için dişli kutusu bakım ve onarımları konusunda yeterli teknik bilgi ve tecrübeye sahip olduğumuz söylenemez. Dişli kutuları için küçük bakımların ülkemizde yapılıyor olmasına rağmen genellikle garanti süresi içinde bir sorunun ortaya çıkması durumunda türbin üretici şirket dişli kutusunu ya yeniliyor ya da sahada onarımını gerçekleştiriyor. Altı ayda bir yapılan periyodik bakımlar çerçevesinde yağ kontrolleri gerçekleştiriliyor. Bu kontrollerde alınan yağ numuneleri üzerinden yapılan analizler sonucunda bazı kestirimlerde bulunuluyor. Arıza olabileceği öngörülürse önlem alınmaya çalışılıyor. Bazı firmalar yedek dişli kutusu bulundurarak olası enerji üretim kayıplarının önüne geçmeye çalışıyor.

Rüzgâr türbinlerinin dişli kutuları yurtdışından genellikle de Almanya, Hollanda ve Finlandiya’dan temin ediliyor. Oldukça maliyetli olan bu parçaların fiyatları 200.000 Euro ile 500.000 Euro arasında değişiyor. Rüzgâr enerjisi sektörümüz, var olan ve ileride daha fazla karşılaşacağımız bu tip sorunlara karşı, yurtdışına bağlı bazı çözümler getirmiş olmakla birlikte, olası ihtiyaçların önceden planlanarak hazırlık yapılması ve konu hakkında uzmanlaşılması daha doğru bir yol olarak görülmelidir. Ülkemizin rüzgârdaki 2023 yılı hedefi 20.000 MW olup, 2012 sonu itibariyle işletmede olan santraller 2.300 MW üstündedir. Yani Türkiye önümüzdeki 10 yıl içinde son 8 yılda yaptığının 10 katı kadar daha fazla çalışmalıdır. Bu da önümüzdeki 10 yıl içinde kalifiye personel açığı, bakım onarım ve montaj konusundaki eksikliklerimiz, yerli üretim, değişimi bekleyen mevzuatlar, yeni yatırımlar gibi pek çok sorunu birlikte ele almak ve çözmemiz anlamına geliyor. İşinin ehli olan insan kolay yetişmiyor. 2023 yılı hedefine ulaşmak için yaklaşık 5000 kişilik bir kadroya ihtiyaç duyacağımızı öngörüyoruz. Zamanı iyi kullanarak, gerekli kalifiye personeli süratle yetiştirmeliyiz. Bu nedenle TÜREB olarak üç yıllık hedeflerimiz arasına mesleki eğitimleri de aldık. Hibe kredileri ile Türkiye’nin 5 noktasında “Rüzgâr Enerjisi Eğitim Merkezleri” oluşturmayı düşünüyoruz. Türbin modelleri üzerinde bakım-onarım, montaj gibi eğitimleri içeren merkezler kuracağız. Öncelikle bir merkez ile başlayıp sonrasında çoğaltılacak bir model planlıyoruz. Henüz projelendirme safhasında olan bu çalışmamız Ekonomi, Milli Eğitim ve Enerji Bakanlıklarımız nezdinde girişimlerde bulunarak destek isteyeceğiz. Sektörde yabancı dili, teknik bilgi ve becerisi olan teknik elemanlara ve bakım onarım konusunda uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Hayata geçirmeyi planladığımız bu proje ile sektörün istediği özelliklere cevap verecek personel sağlamak mümkün olacaktır.

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven

 

 

Devamını oku
Yorum bırak

Bir Cevap Yazın

Gündem

Amerikan Dişli Üreticileri Derneği: ABD’li şirketler Türkiye’ye odaklanıyor

Yayın tarihi:

on

Yazan

107 yıllık köklü tarihiyle güç aktarım bileşenlerinin üreticileri, tedarikçileri ve kullanıcıları için global çapta eğitimler veren ve küresel standartlar geliştiren American Gear Manufacturers Association – Amerikan Dişli Üreticileri Derneği (AGMA), güç aktarımın geleceğini şekillendirmeye devam ediyor. Uluslararası Standart Organizasyonu (ISO) ve Alman Standartlar Enstitüsü (DIN) ile çok yakın çalışan AGMA, Türkiye’den Çin’e, Hindistan’dan Almanya’ya 425’in üzerinde üyesiyle küresel bir ağ olma özelliği taşıyor. Özel bir röportaj gerçekleştirdiğimiz AGMA Başkanı Matthew Croson, Türkiye’nin gelişen bir alternatif tedarik zinciri olduğunu, birçok ABD’li şirketin Türkiye’ye odaklandığını söylüyor. Croson, AGMA olarak Türkiye, Hindistan, Brezilya ve Meksika pazarlarına öncelik verdiklerini dile getiriyor.

Güç Aktarım Dergisi soruyor, Amerikan Dişli Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Matthew Croson yanıtlıyor.

Köklü bir tarihi olan AGMA’yı tanıtarak, üyeler, sayılar, kuruluşun aktif olduğu ülkeler ve yönetilen etkinlikler hakkında bilgi verebilir misiniz?

ABD’nin Pittsburg şehrinde kurulan Amerikan Dişli Üreticileri Derneği, 107 yaşındadır. Günümüzde Washington DC ve Chicago Illinois bölgelerinde de yer almaktadır. 425’in üzerinde üyemiz var ve bu üyeler temel olarak üçe ayrılmıştır. Bu firmalardan 300’ü dişli üreticisidir ve bunlar son kullanıcıya, dişli, redüktör ve güç aktarım sistemleri sağlamaktadırlar. 100 üyeye tedarikçi üyeler diyebiliriz, bunlar makine takımları ya da yağlayıcı firmalarıdır; firmaların dişli imalatında esas olan ortaklıklardır. Son grup ise, akademik çevredir. Bu konuda dünya çapında birçok üniversiteyle iş birliği halindeyiz; bunlardan Münih Üniversitesi, ABD Ohio State Üniversitesi ve Penn State Üniversitesi başlıcalarıdır. Akademik çevreye ihtiyacımız var; çünkü AGMA içerisinde yaptığımız temel diğer faaliyet de standart geliştirmektir. Minimum performans gereksinimleri AGMA standardı olarak tanımlanır, küresel standartlardır ve AGMA standardı gereken müşteriler tarafından kullanılırlar. Her yıl yaklaşık 50 standart geliştiririz, ayrıca minimum performans tork oranı, geliştirilmekte olan ürünlerde bulunması gereken metalurji matematiği gibi konularda rehberlik sağlayan 30-35 bilgi dokümanı yayınlarız. Endüstri içerisinde bu tür işlerin yapılması için 26 farklı teknik komitede hizmet veren yaklaşık 400 kişi mevcut. Dünya çapında tanınır olmamızın nedenlerinden biri de budur. Almanya’da DIN ve Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) ile çok yakınız. Standartlarımızın bazıları ISO tarafından karşılanırken, DIN’in bazı standartlarının da yine ISO’da karşılığı var. Her iki durumda da aynı masada çalışan uluslararası bir topluluğuz. Nihai olarak ISO’da temsil edilen herhangi bir şey, son kullanıcı topluluğunun da aradığıdır.

Ayrıca, mühendisleri eğitmek için yürüttüğümüz 24 sınıfımız var. CEO’ları iş konuşmak üzere bir araya getirdiğimiz toplantılarımız var. Her yıl 3.000 kişinin toplandığı bir fuarımız var ve Gear Technology ile Power Transmission Engineering dergilerini yayımlıyoruz. Geriye dönüp baktığınızda, mühendisler, pazarlama merkezli kişiler ve liderlikle ilgili programlarımız var. Burada (Türkiye) olmamın nedeni, üyeliklerimizin %30’unun küresel olmasıdır. Başka bir deyişle, Amerika Birleşik Devletleri dışında merkezlerimiz var ve Amerika Birleşik Devletleri’nde aktif olma eğilimindeler. Bu nedenle Amerikan Dişli Üreticileri Derneği olarak kurulmuş olmasına rağmen 1960’larda küreselleştik ve aramıza uluslararası üyeler eklendi. Örneğin İ-Mak Redüktör Türkiye’den bir üye ve Hindistan’dan da 15 civarında üyemiz var. Çin’den 10 civarında üyemiz var, Almanya’dan da muhtemelen 20 üyemiz var ve hepsini toplayınca bunun küresel bir güç aktarım topluluğunun göstergesi olduğunu anlıyorsunuz. Büyüdüklerini ve iyi bir fırsat olabileceğini düşündüğümüz için Hindistan, Türkiye, Brezilya ve Meksika pazarlarına öncelik veriyoruz. Önümüzdeki 5 ila 10 yıl boyunca yapmaya çalıştığımız şeylerden biri, belki bu tür ticari fuarlarda pavilyonlarımızın olduğu, belki ticari misyonlarımızın olduğu, belki de isteyen Türk üyelerin olduğu pazarlara köprüler kurmak. Amerikan şirketleriyle çalışıp bir araya gelmek ve dünyanın dört bir yanındaki üyelerin yeteneklerinin birbirleri için ne kadar akıllıca kullanılabileceği hakkında konuşmak. Bu, bizim uzun vadeli stratejimiz ve küresel odak noktamız.

Türkiye’nin dişli imalatındaki yerini yorumlayabilir misiniz? Türkiye, küresel piyasada nerede konumlanıyor?

Türkiye’nin şu anda Amerikalı üreticiler için en etkin şekilde konumlandığı yer, tam olarak gelişen bir alternatif tedarik zinciri olması. Biliyorsunuz 2020’deki küresel salgın nedeniyle Amerikan şirketlerinin Çin’de güvendiği tedarikçilerin çoğu, bazı durumlarda 1,5 yıl boyunca ülke dışına ürün çıkaramazken, küresel tedarik zincirinin kırılgan bir şey olduğunu ve kötü bir olayda çok kolay kırılabileceğini gördük. Bu nedenle şu anda birçok ABD şirketi Asya, Avrupa ve Orta Doğu pazarları için alternatif giriş noktaları olarak Hindistan ve Türkiye’ye odaklanıyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, sadece Amerika Birleşik Devletleri’nden değil, aynı zamanda Almanya, Japonya ve dünyanın diğer bölgelerinden de giderek daha fazla şirketin Türkiye’ye sadece bir üretim üssü olarak gelmeyeceğini tahmin ediyorum. Türkiye’de mühendislik yetenekleri bulabilirsiniz, aynı zamanda kolay ulaşım da bulabilirsiniz, ister liman ister kara taşımacılığı olsun gelip malzemelerinizi kolayca bırakabilir ve dağıtabilirsiniz. Bence yerel pazarlar için en büyük fırsat bu.

Lojistikte çeşitlilikte Türkiye ve Hindistan ağır basıyor diyebilir miyiz?

Demek istediğim, çoğu Amerikan şirketi için Türkiye biraz farklı; bazı yasal konular ve üretim için sahip olduğunuz bazı gereksinimler hakkında daha fazla şey öğrenmemiz gerekiyor. Hindistan daha fazla biliniyor; çünkü hukuk sistemi, üretim şirketleri ABD’ye benziyor. Bu yüzden o ülkeye biraz daha fazla aşinalık var ama bilgi paylaşımı, diyalog ve o alanda eğitimlerle bunlar aşabileceğimiz şeyler diye düşünüyorum.

Pandemi sonrası finansal ve ekonomik durumdan bahsedersek, Merkez Bankası kararları ile biraz normale dönülmüş görünüyor. Peki bu dönemde ABD endüstrisinden beklentileriniz neler?

ABD’deki ekonomik durum bizim için 2019’da durduğumuz noktanın üzerine çıktı; bu nedenle satışlar olumlu olarak pandemi öncesi seviyeye geri döndü. Pandemi sırasında, ürettiğimiz ürünler insanları etkilediği için hükümet tarafından kritik bir iş gücü olarak tanınan sektör olarak şanslıydık. Biliyorsunuz, otomotivde, askeri kullanımda ve ayrıca diğer önemli ulusal ihtiyaçlarda yer aldık; bu yüzden asla kapanmadık ama siparişler düştüğü için yavaşladık. Yani şimdi büyüyen alanlardan birinde pandemi öncesi seviyelere geri döndük. Normale dönüş için en büyük alanlardan birini otomotiv sektörü oluşturuyor. Örnek olarak, 2019’da Amerika Birleşik Devletleri’nde satılan rekor sayıda araba 17 milyon oldu ve 2023’te 16 milyon satmayı bekliyoruz; yavaş bir azalma oldu ve tekrar yükselişe geçmesini bekledik. Bu yüzden otomotiv sektörünün Amerika Birleşik Devletleri’nin ilgisini çekeceğini düşünüyoruz. Şu an inşaata ve madenciliğe daha fazla para harcanıyor ve bu yüzden %8 kadar büyüyen bir pazar. Artık diğer alanlar da daha yavaş… Kara ulaşımı ve havacılık aslında yükselişte ancak demiryolu düşüşte ve bazı endüstriyel pazarlar şu anda biraz yavaş. Bazen 3 veya 4 pazarınız düşerken diğerleri yükselir ve iki veya üç yıl sonra tersine döner ve sonra diğer gruplar düşer. Üyelerimizin çoğunun portföyleri çeşitlendirilmiştir, bu nedenle çok fazla işten çıkarma veya iflas eden şirket görmezsiniz. Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen en büyük şeylerden biri, daha küçük şirketlerin iki veya üç nesildir var olan aile şirketleri olabileceği ve gelecek neslin gerçekten de kalmaya eğilimli olmaması nedenleriyle ortaya çıkan çok sayıda birleşme ve satın almadır. İşletmeler daha büyük bir şirkete kendilerini satmaya karar verdi ve bu nedenle son 10 yılda üye şirketlerimiz arasında 52’den fazla birleşme ve satın alma yaşadık. Dişli şirketlerinin sayısının azalmasına rağmen talebin hala çok yüksek olduğunu görmek ilginç. Bunun zamanla devam edeceğini düşünüyorum ve daha büyük kuruluşların, daha küçük şirketlerin desteklediği çeşitli üretim seviyelerini nasıl yönettiğini görmek ilginç olacak. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin değil, küresel olarak daha büyük bir sorun da gençleri imalat işine ve tüm gün çalışmaya çekmeye çalışmak. Amerika Birleşik Devletleri’nde çok iyi bir iş, iyi maaşlı bir iş, iyi faydaları var ama Amerika’da birçok insan üniversiteye gidip bilgisayarlarda veya uygulamalarda bir şeyler yapıyor veya yazılım geliştiriyor. Bu harika bir şey, yeni bir ekonomi ama bir endüstri olarak daha çok çalışmalıyız ve insanları bu işe çekmemiz gerekiyor; çünkü insanların donanıma ihtiyacı var. Üretimi gerçekleştirmenin yaratıcı yenilikçi yollarını bulmaları gerekiyor ve bu nedenle, insan bulma durumunun zorlayıcı olmaya devam edeceğini düşünüyorum. Sonuç olarak baktığımızda, gelecekteki üretim için kapalı devreler oluşturabilen robotik teknolojiler, otomasyon teknolojileri, alma ve yerleştirme makineleri ve farklı konveyör sistemleri yapan şirketler görüyoruz.

Ben de ekonomide alternatif enerji kaynaklarının olacağını düşünüyorum. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere rüzgar ve güneş, temel odak noktaları olacak. Amerika Birleşik Devletleri’nde rüzgar enerjisinin yükseldiğini şimdiden görüyoruz, yine güneş enerjisinin de enerji şebekesine olumlu katkıları var. Tüm bunlar, rüzgar sistemlerinde devasa dişlileri ve ihtiyaç duyulan çok güçlü tork oranlarına sahip dişliler ve dişli sistemleri gerektirir. Güneş enerjisinde de hareketi sağlamak, sistemin güneşin hareketine uyum sağlaması için dişli ve tahrik sistemine ihtiyaç var.

İnsanları sektöre çekmekten bahsedersek, dernek birçok eğitimler düzenliyor ve burslar veriyor. Bu eğitimlerin ve bursların getirisi nedir?

AGMA’nın yaptığı harika şeylerden biri de sektörden para toplayıp üniversite öğrencilerine burs olarak vermek. Teknik öğrencilerin eğitimlerini desteklemek için üniversite öğrencilerine 250 dolardan 5.000 dolara kadar veriyoruz ve harika olan da bu bursların kullanımını takip edip burs kazananların gerçekten sektörümüze girip girmediğini görmek. Para verdiğimiz insanların %86’sının nihayetinde bir üye şirkette veya sektörde çalıştığını bilmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu, sektöre finansal bir destek köprüsü kurmanın çok başarılı ve basit bir yolu. Tanımlayabildiğimiz sadece 10, 15 veya 20 olsa da bu hala iyi bir sayı ve bundan mutlu ve gururluyuz. Eğitim, en önemli vurgu alanlarımızdan birini oluşturuyor. Örneğin, bir mühendis üniversiteden makine mühendisliği ile mezun olduğunda ancak temel bilgilere sahip, bir veya iki dönem güç aktarımı belki de dişli konularını almış oluyor. Konik dişli ile helisel dişli arasındaki farkları anlamak için analiz edecek kadar yeterli bilgiye sahip değiller. İşte biz de bu noktadayız, içeri giriyoruz ve bir mühendisin gelip redüktör tasarlama, bu dişlileri üretme, dişliyi anlama, arıza analizi yapma hakkında her şeyi öğrenebileceği eğitimler düzenliyoruz. 2 ila 4 gün arasında değişen ileri derece eğitimler veren 24’ten fazla farklı sınıfımız var. Bu da piyasaya gerçekten kapsamlı bir genel bakış sunuyor. Bir araya getirdiğimiz sınıfların, mühendislerin ilk 10 yıllık çalışmalarına karşılık gelecek şekilde destek sağladığını gördük. Bizden yılda bir veya iki ders alındığında, 10 yıl boyunca derslerin çoğunu alan bir mühendis kadar güçlü olacaksınız; çünkü işin başında eğitim alıyorsunuz ve bu çok önemli. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 200-800 öğrenciyi bu sınıflara getiriyor olmaktan gurur duyuyoruz. 

Bu yıl küresel etkinlikler yapmaya başlıyoruz ve bu anlamda Hindistan, İtalya ve Avustralya ile birlikte çalışacağız. Bu programlardan bazılarını Türkiye’de çevrimiçi olarak sunmak için Makine İmalatçıları Birliği (MİB) ile çalışmayı çok isterim. Türkiye’de olmamın bir diğer nedeni de diğer derneklerle iş birliği yapabileceğimiz ve pazarı desteklemede olumlu olabileceğimiz ilişkiler geliştirmek.

Bu çok güzel bir haber. AGMA’nın katkılarının endüstride çok büyük etkisi olacaktır.

Aradığımız iş birliklerinden biri de şu: Bilgilere İngilizce olarak sahibiz. Sektördeki birçok kişi iş dünyasında İngilizce olarak faaliyet gösteriyor, bu anlaşılabilir bir şey. Toplulukların bilgilerin İtalyanca, Türkçe veya başka bir dilde olmasını isteyebilmesi de en az bunun kadar anlaşılabilir bir konu. İş birliği ise, bilgiyi getirebileceğimizi ve yerel derneklerin bilgiyi yerel dile tercüme edebileceğini veya bilgiyi yerel dilde verebileceklerini düşündüğümüz bir ortaklık. Bu, başarılı bir strateji olacaktır. Küresel olarak dişli mühendislerindeki uzun vadeli etkiyi görmekse zaman ve biraz para gerektirir.

Doğruluk ve hassasiyet açısından ortaya çıkan yeniliklerden bahsetmişken, AGMA’nın bir katalizör olarak yenilikleri endüstrinin geniş kesimlerine ulaştırmadaki rolü hakkında neler söylemek istersiniz?

Evet, bu harika bir soru. Üyelerimizle birlikte AGMA olarak vizyonumuz, güç aktarımda yeniliklere açık olmaktır. Bu konuda birlikte çalışmamız çok önemli. Mevcut endüstri ve talebi karşılama yöntemlerimizin, eğitim programımızla birlikte geliştirdiğimiz standartları karşılamada da başarılı olduğu gözüküyor. Sektöre mevcut talebiyle yardımcı olmamızın yanı sıra, gelişmekte olan teknolojilere, önümüzdeki 10 ila 20 yıl içinde ortaya çıkacak olan öğelere de odaklanıyoruz. Bunlardan bir tanesini örnek vermek gerekirse, eklemeli imalatta bugün bir dişli yaptığınızda onu hemen kesiyorsunuz, ham parça alıyorsunuz ve ihtiyacınız olan metali çıkarana kadar katmanlar oluşturuyorsunuz. Bir tür yapıştırıcı kullanarak katmanlar üzerine yapılandırmayı gerçekleştiriyor ve yoktan bir dişli yaratıyorsunuz. Bu tamamen farklı bir üretim yöntemi: Makinelere ve dişlinin yapılması gereken karmaşıklık düzeyine bağlı olarak daha az enerji, daha az malzeme gerektirirken, daha ucuz olabiliyor. Şu anda bu teknolojiyi geliştiren firmalarla çalışmanın yollarını arıyoruz. Testler konusunda da onlarla çalışıyoruz ve piyasaya satış yapabilecekleri seviyelere taşımayı amaçlıyoruz. Bir yıl içinde hemen hayata geçeceğini düşünmüyoruz; ancak şu anda birçok şirket prototipleme için eklemeli makineler kullanıyor. Buna hızlı prototipleme diyorlar. Gelecekte, üreticilerin dişlileri farklı bir şekilde yapma seçeneğine sahip olacağı bir alan oluşacağını düşünüyorum. Başka bir örnek Electric Vehicle (EV), elektronik araçlar ve pazarda meydana gelmesi gereken değişiklikler. Sektörün tüm gereksinimlerin farkında olmasını sağlıyoruz. Örneğin EV’nin, yüksek tork oranları, yüksek hız ve 28000 Rpm ile iç içe geçme ve çalışma biçimleri nedeniyle, sürecin sonunda gürültü seviyelerini düşük tutmak için çok daha fazla taşlama yapması gereken, hassasiyetin sağlanması gereken dişlilere sahip olduğunu biliyoruz. Dişli sistemlerinin yeni ve farklı bir şekilde geliştirilmesi gerektiğini biliyoruz. Bu nedenle, Ford Internal Motors gibi şirketlerle etkileşim için yeni eğitimlere başlıyoruz. İletim sistemimizin geleceğini tasarlamada ne geliştirilmesi gerektiğine dair son kavrayışa ulaştıklarından emin olmak istiyoruz. Bazı şirketler bunu endüstri için bir güçlük ya da belki de bir tehdit olarak görecek. Bu doğru, artık bir güç aktarımında 30-40 vites olmayacak ama 8-10 gerekebilir. Pratik hale geldiler ve onları daha fazla Rpm ile güvenle çalıştırabilirsiniz. Isınmazlar, bozulmazlar ve 300-400 mil/s hızları kaldırabilirler. Daha yüksek bir hassasiyet düzeyine ihtiyaç duyarlar. İnsanların orada çok fazla hacim dişlisine gerek olmadığını anlamaları gerekiyor; ancak bu da EV için sofistike bir anlayışı gerektiriyor. Yani ilginç zamanların, yeni inovasyonların, daha küçük güç aktarma sistemlerinin, hareket ettirmeye çalıştıkları her ne olursa olsun aynı hareket seviyesine ulaştıklarını göreceğiz. Örnek vermek gerekirse, büyük hafriyat makinesi, greyder gibi ağır ekipman noktasında bile bu yıl büyük ölçekli bir hafriyat makinesine EV’yi yerleştirdiler. Piyasada kullanıma tam olarak hazır değil; ancak geliştirdiler ve er ya da geç piyasaya girecek. Bu heyecan verici, emisyonları azaltabilir ve yıkıcı bir şekilde yaptıkları bir şeyi üretmek farklı üretim biçimleri ortaya çıkaracak. Bunları görmek heyecan verici olacak.

Bu önemli röportaj için teşekkür ederiz, eklemek istediğiniz herhangi bir husus var mıdır?

Büyük şirketler ürünlerini nasıl pazarlayacaklarını bilirler, teşhir ve teknik anlayış için sizin gibi medya kuruluşlarından yararlanırlar; ancak küçük ve orta ölçekli şirketler, ağızdan ağıza tanıtıma daha fazla güvenir. Sizinle iş birliği yapmanın en önemli noktalarından biri, bu durumu iyileştirmeye gerçekten yardımcı olmak, küçük ve orta ölçekli şirketlerin görünürlüğünü artırmaktır. Marka farkındalığının artırılması, bir markanın sahip olması gereken yeni fırsatlarla karşılaştırıldığında kendisini amorti eder. Bu da pazarlamada bulunması gereken önemli bir unsurdur. Farklı kitlelere sürekli olarak olumlu mesajlar göndermelisiniz ki size bir yol açabilsinler.

Devamını oku

Gündem

Cam geri dönüşüm sektörü büyüyor: Fact.MR, cam kırma pazarının %6,1 genişlemesini bekliyor

Yayın tarihi:

on

Yazan

Pazar araştırması ve istihbarat sağlayıcısı olan Fact.MR, cam geri dönüşüm sektörüne odaklandığı bir rapor yayımladı. Cam geri dönüşüm oranlarındaki artışın üretici ve devletler için doğurduğu fırsatları ele alan Fact.MR; küresel cam kırma pazarının 2022’de 590,3 milyon dolar hacimde olduğunu açıklarken, 2022-2032 yılları için yaptığı tahmine göre, bu pazarda %6,1’lik genişleme beklediğini paylaştı.

Rapora göre, küresel olarak atıkların yok edilmesi ile ilgili ortaya çıkan güçlüklerle beraber atık yönetimine ilişkin artan endişelerin, atık geri dönüşüm piyasasını genişletmesi bekleniyor. Sıkı yasal düzenlemeler, cam kırıcıların yararına pazar büyümesini desteklemesi beklenen atık geri dönüşümünde araştırma ve geliştirme girişimlerini hızlandırıyor. İnsanlar küresel düzeyde her yıl 2,12 milyar ton her türden atık üretiyor. Bunların içerisindeki toplam cam hacminin %21 olduğu tahmin edilirken, yaklaşık 28 milyon ton cam geri dönüştürülüyor. Geri dönüştürülmüş cam atık miktarı yıllar içinde artmaya devam ediyor. Cam atık yönetimi ve geri dönüşüm için cam kırıcıların benimsenmesinin, önümüzdeki yıllarda yüksek gelir beklentileri yaratması bekleniyor.

Piyasa çalışmasından elde edilen temel görünüm

  • Küresel cam kırıcı pazarının 2032 yılına kadar %6,7’lik kayda değer bileşik yıllık büyüme oranı ile 1 milyar doları aşması bekleniyor.
  • Pazar, 2017’den 2021’e kadar %1,2 bileşik yıllık büyüme oranı ile genişledi.
  • Tipler arasında, çeneli cam kırıcılar pazara hakim ve şu anda 34,7 milyon dolar değerinde.
  • Kuzey Amerika ve Avrupa, 2021 yılında sırasıyla %27,1 ve %35,1 pazar payı ile piyasaya hakim oldu.
  • Yiyecek ve içecek endüstrisinin 2022 sonunda %46,8 pazar payına sahip olması tahmin ediliyor.
  • Bölge bazında cam kırıcı talebinin Avrupa’da %5.1 ve Güney Asya ve Okyanusya’da sırasıyla %5.1 ve %5.4’lük bileşik yıllık büyüme oranlarında artması bekleniyor.

Raporda görüşlerine yer verilen Fact.MR Analisti, “Toplam cam üretiminin yaklaşık 1/4’ünü oluşturan cam geri dönüşümü, cam kırıcıların kurulumunu hızlandıracaktır” diyor.

Pazar geliştirme

Cam kırıcı pazarındaki görünüm, zorlu ekonomik koşullara rağmen sektördeki toparlanmayı yansıtmaya devam ediyor. Pazarda sağlam bir yer edinmek isteyen üreticiler, organik olmayan stratejiler kullanıyor. Örneğin, TOMRA’nın BOTTLECYCLER’ı satın alması rekabet açısından pazar dinamiklerini pekiştirici bir etki yaptı. Piyasa katılımcıları, tekliflerini sağlamak ve artan talebi karşılamak için hükümetin geri dönüşüm tesisleri ve atık yönetimi programları arasında bağlantılar kuruyor. Ayrıca pazar oyuncuları, özellikle otellerin, restoranların ve kafelerin talep ortaya çıkarmada başı çektiği yiyecek ve içecek endüstrisinden daha yüksek satış sonuçları elde etmek için pazarlama kaynaklarını kullanıyor.

Rekabetçi görünüm

Önde gelen cam kırıcı üreticileri Ampulverizer (Hustler Conveyor Company), McLanahan, Techna-flo, EARTHTECHNICA CO., LTD, Harden Machinery Ltd., BottleCycler, Krysteline Group Ltd, Sesotec GmbH, Krause Manufacturing, Expleco Limited, Andela Products, Inc. gibi cam kırıcı ürün imalatçıları, sürdürülebilir teknoloji ve optimizasyon sistemlerini  kullanıyor. Planlama, tasarlama ve gürültü seviyelerini minimuma indirgeme konusundaki uzmanlık, pazarlama stratejilerinin bel kemiğini oluşturuyor. Piyasa katılımcıları, talepteki devamlılık ile birlikte cam geri dönüşüm ve atık yönetimi şirketlerinden meydana geliyor. Cam geri dönüşüm makinesi üreticileri de pazardaki konumlarını iyileştirmek için son kullanıcılarla iş birliklerine giriyor. Ocak 2021’de Delitek’ten DT-200GC, yiyecek ve içecek endüstrilerinde 2m3 kapasiteli ve büyük paket çözüm uygulamalarına sahip C-200 tekerlekli konteyner ile çalışmak üzere tasarlandı. Temmuz 2022’de Expleco GLS 2.0 şişe kırıcının Pennsylvania’da ilk kez eyaletteki en eski 5. şarap imalathanesi olan Adams County Vineyard tarafından kullanıldığı bildirildi.

Kaynak: factmr.com

Devamını oku

Gündem

Yarının Mobilitesi İçin Bilgi İşlem Gücü: ZF ProAI

Yayın tarihi:

on

Yazan

Otomotiv endüstrisinde dünyanın en büyük küresel teknoloji üreticilerinden biri olan ZF, “Yeni Nesil Mobilite. Şimdi.” sloganıyla, yeni nesil araçlar için sunduğu teknoloji çözümlerine odaklanıyor. ZF ProAI süper bilgisayarının yeni nesli, ZF’nin ürün yelpazesinde önemli bir role sahiptir. ZF ProAI neredeyse her araç platformu ve her otomasyon seviyesi için özelleştirilmiş bilgi işlem gücü sağlıyor.

Dijitalleşme, bağlanabilirlik, emisyonsuz otonom sürüş mobiliteyle birlikte yeniden tanımlanıyor. Bu eğilim, COVID-19 kriziyle hızlandı ve “beklenen zaman” önemli ölçüde kısaltıldı. Otomotivin geleceği, akıllı, elektriğe dayalı, otonom araçlar, güvenli ve sürdürülebilir mobilite ile ilgilenen üreticilerin, pazardaki büyüme trendlerini belirlemesiyle şekilleniyor.

ZF‘nin kendisini bu talebe göre ayarladığını ifade eden ZF Otonom Mobilite Sistemleri Başkan Yardımcısı Torsten Gollewski, “Stratejik hedefimiz, ‘Yeni Nesil Mobilite’ için teknoloji sağlamaktır” diyor. Ardından “Geleceğin araçları ve mobilite konseptleri için gerekli tüm teknolojilere şimdiden sahibiz. Buna yüksek performanslı bilgisayarlar, yazılımlar, araç sensörleri ve aktüatörleri ile mobilite hizmetleri için araç bağlantısı da dahil“ diye ekliyor.

ZF ProAI: Esnek ve Ölçeklenebilir

Yeni elektrik/elektronik araç mimarilerinin çekirdeği, etki alanı veya bölge denetleyicileri olarak kullanılabilen yüksek performanslı bilgisayarlardan oluşuyor. ZF, grubun IAA 2021’de Avrupa’da ilk kez tanıttığı ZF ProAI süper bilgisayarı ise tam da bu noktada devreye giriyor. Gollewski bu durumu, “ProAI neredeyse her tür araç için çok çeşitli olası uygulama alanlarını kapsar ve otomatik veya otonom sürüşün tüm aşamaları için uygundur” diye açıklıyor.

%70’e kadar daha az güç tüketimi ve %66 daha fazla bilgi işlem gücü

ZF ProAI’nin yapay zekâ yetenekleri, derin öğrenme için uygun hâle getirilerek daha ileri düzey güvenlik işlevleri için önemli bir temel oluşturuyor. Bilgisayar; kameralardan, radarlardan, lidarlardan ve ses düzenlerinden alınan ortam ölçüm verileri de dahil olmak üzere tüm sensör verilerinin GPU kaynaklı 360° birleşimini sağlıyor.

Yeni nesli daha da kompakt olarak tasarlanan ZF ProAI daha az kurulum alanı gerektiriyor. İstenilen performansa bağlı olarak pasif soğutma, hava soğutma ve sıvı soğutma gibi mevcut soğutma seçenekleri dikkate alındığında bile çoğu modeli standartlaşmış 24x14x5 cm ölçülerinde geliyor. ZF ProAI, otomotiv endüstrisi gereksinimlerine uygun olarak yüksek teknolojili iç mekânlar ve zorlu koşullarda bile en yüksek esneklik ve güvenilirlik sağlarken siber tehditlere karşı en son güvenlik önlemlerini sunuyor.

Müşteri gereksinimlerine bağlı olarak farklı “Çip Üzerinde Sistem” (SoC) çeşitleriyle, yani farklı üreticilerin işlemcileriyle donatılabilen ZF ProAI, ZF veya üçüncü parti tedarikçilerin yazılımlarıyla da çalışabiliyor. Standartlaşmış bağlayıcılara birkaç ZF ProAI ünitesini birbirine bağlama imkânı, ona her tür araçta kullanım ve kurulum için oldukça esnek bir yapı kazandırıyor.

ZF’nin yüksek performanslı bilgisayarı, 20 ila 1000 teraOPS arasında bir bilgi işlem gücüne sahip. Bu, saniyede 1000 trilyona kadar – veya bir katrilyona kadar – bilgi işlem kapasitesi anlamına geliyor. Otomotiv üreticileri, mevcut soğutma seçeneklerinin çeşitliliği ile tek bir ECU tipi aracılığıyla tüm araç platformları, yazılım uygulamaları ve E/E mimarileri için kendilerine özel bir çözüm bulabilirler. Bu durum, verimliliği artırırken genel maliyetleri düşürüyor.

ZF hem binek otomobiller hem de ticari araçlar için ilk büyük ZF ProAI siparişlerini almaya başladı ve 2024’ten itibaren de büyük ölçekli üretimde merkezi kontrol cihazını üretmeyi hedefliyor.

ZF ProAI ile ilgili tanıtım videosuna aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=hTUuw6GUPRk

Devamını oku

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com

Dişli Teknolojileri sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et